28 Mayıs 2008 Çarşamba

Sevmediğim yönetmen Oliver Stone

Ortaokul ve lise yıllarında hatırlıyorum da nerede ses getiren bir film gösterime girse yönetmeni hep Oliver Stone çıkardı. Tom Cruise'un hala Top Gun imajıyla popüler olduğu dönemde Born On The Fourth of July çekilmişti mesela. Cruise yüzlerce kez sonu hüsranla sonlanan Oscar adaylığında bir kez daha iddialıydı. Stone ise Platoon'la patlattığı Vietnam sendromunu yakışıklı bir suratla süslemesinin keyfini yaşıyordu. Oysa bence bu film kabak tadı vermiş Vietnam filmlerinin en kötülerinden biridir.

Iki sene sonra The Doors ve Jim Morrison'ın küllenmiş şöhretini yeniden gün ışığına çıkaran film geldi. Yine tüm gazeteler, dergiler Stone ve grubu yazıyordu. Başrol oyuncusu Val Kilmer çok iyi bir çıkış yapmıştı. Ancak The Doors'un gerçekte nasıl bir grup olduğunu ve Jim Morrison'ı yakından bilenler de fena halde savaş açmışlardı Stone'a. Çünkü film tamamen uydurma hikayelerle donatılmış sözde bir biyografi filmiydi. Morrison hem abartılı hem de yalan olaylarla bambaşka bir karakter olarak sunulmuştu. Aslında Stone'un tipik tarzının yeniden gündeme gelişiydi. Daha önce ulusca başımıza bela olan Midnight Express filmine yazdığı o muhteşem senaryonun abartılmış hali Alan Parker'ın da başını yakmış ve adam filmi çektiğine çekeceğine bin pişman olmuştu.


Ne mutlu ki bu redneck kafali Stone son dönemlerde World Trade Center'dır, Alexander'dır, Any Given Sunday'dir gibi ancak moron Amerikalilarin beğenisine hitap eden filmler çekti ki layık olduğu ulusal ezikliğine geri döndü. Şükürler olsun adını sanını duymaz olduk.


Bizde de Stone'un yolundan ilerleyen bir yönetmen var, Osman Sınav. Adam hakikaten sınav stresi gibi. Yaptığı abuk sabuk mafya-derin devlet ilişkili dizi ve filmlerle bir yerlerde tutunmaya çalışan bir adam bu. Televizyon dizileri tuttu diye yaptığı dandik ötesi filmlerin gişede iyi para getirememesini istediği kadar yanlış sezonda gösterime girmesine bağlasın neyseki sinema izleyicimiz TV izleyicimizden daha seçici olduğu için adama gerekli yanıtı vermiş oldular.


Sevmiyorum böyle ülke ve devlet yalakası yönetmenleri. Karşıyım arkadaş !

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Stone hakkinda ilginc yorumlar gercekten. Bana rahmetli Baris Manco ya da Kemal Sunal'i hatirlatiyo. llk baslarda sunduklari eserlerle, kariyerlerinin son ceyreginde verdikleri arasinda daglar daglar kadar fark vardi bu ikisinin de. Oliver Stone da oyle. Wallstreet mesela. Git seyret. Michael Douglas'a "Greed is good" konusmasini yaptirdigi sahne, Efsanelerden Bir Demet programina liste basi girer.

The Doors ise ergenligimde seyrettigim ve beni koltuga mihlayan bir filmdir. Dogruymus, yanlismis hikayesi kim takar. Ondan sonra hepimiz Door kasedi almadik mi?. Platoon da gene guzel filmdir o kadar en kotu film diyecek bir yanini goremiyorum ben.

Bence kabahat biraz da biz de. Her Hollywood filmini dunyaya pazarliyolar ama seyredip seyretmemek bizim elimizde. Elin Amerikalisi cekmis gidek de gorek diye gidince hayal kirikligi kimi zaman kacinilmaz oluyor.

Dagittik, ama Oliver Stone'un kendine ceki duzen vermesinin gerekliligi hakkinda sana katiliyorum.