21 Şubat 2011 Pazartesi

"Bayan"ını da al çek git !

Türkçe'deki şu iki sözcüğe sabrım yok:

Bayan ve şarz !

Zaten her ikisinin de Türkçe'de varolan sözcükler olduğundan da şüpheliyim. "Şarz" kesin yok tabi ama ağızlardan eksik olmuyor ki bir türlü. Sanki halkımız cep telefonuyla tanışana kadar J diye bir harf yoktu dilde ! "Şarj" öyle dilinin dönmesi işkence bir sözcük de değil ki yahu, neymiş bu "şarz" merakı !

Duyduğum yerde söyleyenin ağzına tıkıyorum açıkçası. Şarj sözcüğüne aşkımdan değil dilin kötü kullanımına karşı tahammülsüzlüğümden tabi ki.

Gelelim "bayan"a. Türkçe'de bundan daha zorlama bir sözcük var mı acaba ? Erkek olan insana erkek diyoruz da kadın olunca bayan mı oluyor, ne bu şimdi ?

Tamam, bir kadından bahsederken o kadın demek kulağa kaba geliyor olabilir, o zaman hanım diye bahset, hanımefendi diye seslen, mümkünse yirmibeş altıysa da kız de geç. Ne bu nazik olacağım diye bay'dan zorla türeme bayan merakı ?

Mutluyum ki basketbol ve voleybol ligleri artık bayanlar değil kadınlar ligi diye geçiyor !

Ama geriye kalan milyonlarca kıro hala bayan diye diretmekte.

Şarz hatalı bir sözcük ama en azından kulağa bayan sözcüğü kadar felaket gelmiyor, benden söylemesi !

14 Şubat 2011 Pazartesi

14 şubat şeysi

Bugün o kutlu gün. Ve diyebilirim ki sabahtan beri cep telefonuma gelen kısa mesajların haddi hesabı yok. Çiçekçilerle bankalar el birliği etmiş, bugün para harcamam için teklif üstüne teklif yağdırıyorlar.

Kışın en dandik günlerini yaşadığımız şu günlerde, üstelik de gri ve sevimsiz bir pazartesinden en iyi şekilde faydalanmanın becerisi bu olsa gerek.


Kapitalist düzende yaşıyorsak bu tür kandırmacalara da pek ses etmemek gerekiyor. İsteyen sevdiceğiyle normalin üç katı parayı gözden çıkarıp akşam yemeği yer, isteyen de evinde başbaşa bir şişe şarapla geçirir geceyi. Bu aslına bakarsanız kimseyi ilgilendirmez. Mesele gelen bu seçeneklerden size uygun olanı seçmek.


Ben sadece Sevgililer Günü mağdurlarına biraz acıyor biraz da gülüyorum. Kişisel olarak hiçbir önemi olmayan, yılbaşı ya da dini bayram gibi herkesi de ilgilendirmeyen, iki arada kalmış, tatil değil, birşey değil böylesi bir gündeki beklentiler yıpranmalara sebep olabiliyor.

İşyerlerinde çalışan kadınlara çiçekler geliyor. Bir ilişkisi olmayanların mesela şu saatlerde kendilerini şanslı saymaları lazım. Diğerleri, bu konuşulmamış, karşı tarafın da nasıl baktığı belli olmayan gün yüzünden çiçek gelir mi, gelmez mi diye stresle bekleyip duruyorlar. Hele bir de uyuz oldukları tiplere sevgililerinden jestler yapıldığını gördükçe günün anlam ve önemi gözlerinde nasıl da artıyordur kimbilir. Romantik gün sözde, ama kadın orada saçını başını yoluyor, bir demet çiçek uğruna :)

Bu kadar kafa patlatmaya, karşı duruş ya da kapılmaya değer mi ? Hiç sanmıyorum. İnsanların hayat tarzları başkalarını rahatsız etmediği sürece kendi meseleleri değil mi ? Ha sizi ne kadar rahatsız ediyor bu günün kutlamaları, o da biraz sizin kişisel meseleniz artık.

8 Şubat 2011 Salı

Nazar

Sanıyorum yer yüzünde nazara inanmayan toplum yok. HSBC'nin eski reklamlarından hatırlıyorum da her kültürün kendine ait nazar simgesi var. Tabi bunlar ne denli kalkan oluşturur fikrim yok ama ben nazara, yani nazar adı altında insanların saçtığı o korkunç negatif enerjiye paranoyak derecesinde inananan biriyim.

Bizdeki nazarın sembolünün de göz olması tesadüf değil elbet. Çünkü ne yazık ki insanların içlerinde sıkışıp kalmış kıskançlıkların, kötü niyetlerin yani sizi yıpratacak gücün açık verdiği tek yer gözler oluyor.

Yeni çantanızın kayışı akşama elinizde kaldığında, ya da bir hafta öncesinden planladığınız akşam programı son dakika gribi yüzünden patlamışsa yirmi dört saat gerisini düşünün hemen. Mutlaka bakışlarındaki farklılığı yakaladığınız birileri gelecektir aklınıza. İşte ona kem göz diyoruz.

Tıpkı tüm boyutlardaki gibi gibi bizim günlük yaşamda da kötülük iyilikten daha güçlü olduğundan bence genelde kazanan nazar oluyor. Sizi tüm iyi niyetiyle, dualarıyla koruyan sevdiklerinize karşın araya illa ki bir nazar karışıyor.

Ben nazara karşı yapılan hiçbir fiili eylemin yeterli bir püskürtme etkisinde olmadığına inanıyorum. Eğer birini kıskandırdıysanız artık dönüşü olmayan bir yola girilmiş demektir.

Söyledim ya paranoyak bir bakış açım var, ne yazık ki söz konusu nazar olunca iyimser olamıyorum.

Yine de benim gibi karamsar bakış açısından bile gelebilecek nazar-savar taktikleri var:

En önemlisi asla böbürlenmemek, insanların gözüne sokarcasına ifşa etmemek ve henüz gerçekleşmemiş planlardan kesin olacakmış gibi bir iddiada bulunmamak. Zaten bu üç hareketten biri bile bırakın nazarı çevrenizi uyuz etmeye yeter.

Nazar yarası aldıysanız da bunun sizi yıldırmasına izin vermeyin. En kötü nazarın bile aslında ufak tefek sıyrıklar olduğunu ve sizi aldığınız yoldan döndüremeyeceğini unutmayın. Nazar aslında anlık ve ufak yaralardır, sadece onların başınıza gelmesinden dolayı yaşadığınız moral bozukluğu sizi çökertebilir.

Bir de nazar dedektörlerinizi açmanızda fayda var. Mutlaka ama mutlaka o bir çift gözü fark edeceksinizdir. O insanı tanımasam da açıkça söyleyebilirim ki sizin için iyi biri değildir o, kendinizi uzak tutmakta fayda var.