
Daha ilkokul çağlarından başlıyor bu hem de. Sınıfın en akıllısı, en uslusu ya da en ideal öğrencisi diyelim; illa ki sınıf başkanı seçiliyor. Sınıf başkanı olmak elbette çoğu insan için kulağa hoş gelen bir tanımlama ama bakalım o öğrenci başkan olmak istiyor mu ? Zaten iyi bir öğrenci neden bir de tüm sınıfın sorumluluğunu yüklensin ki ?
Sürekli yoklama yap, tenefüs sonrası sınıfı hizzaya sokmaya çalış, gerekiyorsa haylazlık yapanları öğretmene ispiyonla.
Bu ödüllendirmeden çok cezalandırmak gibi gelmiyor mu kulağa sizce de ?
Ödevler oluyor, sınavlar yapılıyor. Çoğunluk sınıfın çalışkanlarının peşinde; ya ödevleri çekiyorlar ya da sınavdan hemen önce etrafını kuşatıp kopya diye baskı kuruyorlar zavallıya.
Profesyonel hayatta ise çalışan insanın hali daha da içler acısı. Eğer firmanız düzenli performans değerlendirmeleri, pozisyona göre dönemsel hedeflendirmeler ve prim sistemeleri gibi çıkan sonuca göre ödüllendirme sistemine gitmiyorsa burada her zaman çalışkan ve üreten elemanlar sürünür dururlar.
Çoğunluk nasıl olsa kafası basanlar bu işin altından kalkar diyerek enseye yatar, üstler ancak kafası basanlar bundan bizi kurtarır inancıyla onlara yüklenir bir de bu kadar ağır iş yükü altında ,sonuçta onlar da insan evladı, olur da hata yaparlarsa kabak tabi ki onların başına patlar.
Ne yazık ki geleceğe yatırırımın çalışana yatırım yapmaktan geçtiğinden habersiz, günü kurtarma ve kısa vadeli çıkış peşinde koşan firmaların acınası tablosu budur.
Tam tersi firmalarda da aslında durum çok değişken değildir. Özellikle proje gruplarında diğerlerinden daha heyecanlı daha öne çıkan birileri varsa diğerleri hemen onun arkasına sığınır, iş yapıyormuş gibi görünüp tüm fikirlere ortak olurlar. Sonra o proje tutmaz ya da batarsa suç tabi ki ortaklaşa sahiplenilmez. Fikri ortaya atanındır hata !
Günlük hayatta da manzara benzerdir. Hani bahsetmiştim ya tutuşuklar vardır diye. Bunlar aynı zamanda heryere koştururlar. Hem kendi, hem aile, hem de yakınlarının işlerini hallederler. Mesela, fatura yatırmak, alışveriş yapmak, köpek gezdirmek, çocuğu okula bırakmak gibi ıvır zıvır işler..
Bu işlerden birinde çuvalladıkları anda etraflarındaki bütün negatif enerji üstlerine yoğunlaşır.
Bir kişi der mi ya bu kadar koşturuyorsun sen de bittin tabi normaldir, suç sana bu kadar işi yığan da.
Sannam.
Onun yerine, kim dedi sana hepsine birden yetiş diye, madem o kadarına yetişemiyorsun söylesene biz de vermeyiz o işi sana diye bir de üstüne fırça yerler.
Yok arkadaş, bu memlekette tembelce bir köşeye kıvrılmak en iyisi. Siz de gerçekten atak, yılmaz ve zeki insanlardansanız potansiyelinize sahip çıkın, harcanıp gitmeyin bu gibi ortamlarda !