27 Aralık 2010 Pazartesi

2010

U2 İstanbul konseri biletleri satışa sunulduğunda yani yaklaşık 10 ay önceden biletimi almış, konsere geri sayım yapmaya başlamış biri olarak bu sahneye tanık olmak konserin tümünden çok daha etkileyiciydi benim için.

Bu seneden geriye kalan görüntüler işte budur..


Konserde tüylerin dikildiği an 1

Tüylerin dikenleştiği an 2

23 Aralık 2010 Perşembe

Yatırım yapalım köşe olalım

80ler kuşağının bir dönüşüme şahit olduğunu söyleyebiliriz. Ülkedeki yoklukların Özal döneminde nasıl da bolluk ve çeşitliliğie kavuştuğunu hepimiz gün be gün yaşadık bu dönem boyunca.

Tabi yapılan her yeniliğin, her yatırımın ardında gittikçe zenginleşen politicikacıların olduğu da gerçeğini de kabullenerek yetiştik.

Açıkçası ben belki bu yaşanmışlıklardan belki de tamamen kötü niyetli huyumdan dolayı nerede gereksiz bir yatırım ya da yenileme hareketi görsem, arkasında mutlaka o işi başlatanın çıkarı olduğunu düşünüyorum.

En basit örneği de bizim meşhur sitede yaşanıyor.

Son bir senede yapılanlar o kadar absürd ve gereksiz ki. Bir de masrafı düşününce, belli ki birileri bu işten kar elde ederek aklınca siteye iş yapıyor diye düşünmeden edemiyorum.

Sitenin tek ve dar bir yolu var. Siteyi çepeçevre dönen bir yol olduğu için tek yön uygulaması yapılmış. Ama tabi Türküz ya, bazen çıkışa yakın olanlar, tüm sitede dolanmak yerine ters yönden kaçmayı deniyorlar. Olur da karşılarına araç çıkarsa ikisinin de kaçacağı yol olmayacağı için ters yola sapan mecburen geri geri giderek karşıdan gelene yol vermek zorunda kalıyor.

Yani baktığınızda hile yapan yakalandığında sistem zaten kendiliğinden cezalandırıyor. Ha, yol boş olur geçer gider. E bunun zaten kime neye zararı var ?

Ama sitemizin yüksek yöneticileri bunun bir dünya sorunu olduğuna karar verip özellikle elçiliklerde ya da büyük alışveriş merkezlerinde görülebilen türden bir önlem aldılar. Hayır, kapan değil. Hidrolik bariyer sistemi !

Hem de öyle bir sistem ki, aracı sensörle algılayıp doğru yönden geliyorsa mantar bariyerler yerin altına çekiliyorlar. Bu sistem dediğim gibi aslında yüksek güvenlik gerektiren yerlerde kullanılıyor. Çünkü bu bariyerler yukarıdayken araç isterse 180 km hızla dalsın, bariyerleri geçemiyor. Kapan falan olsa lastik patlasa da araç ilerler yani. Ama bu mantar bariyerler kesinlikle geçilemez !

E şimdi, bir tek yön sitede, ters yönden girdi diye bir araç bu kadar mı engellenmeli yani ? Üstelik bu bariyeri yolun her iki tarafına da yaptılar. Harcanan para uçuk.

Daha da trajik olanı ,sistem çalışmaya başladığının ilk haftası arabasında çocuklar olan bir kadın mantar bariyerlerin inişi hızını algılayamadığı için bunlara çok fena girdi. Araba hurda oldu, çocuklar da hafif de olsa yaralandı.

Yetmedi üst üste iki kişi daha kaza yaptı bu bariyerler sayesinde. Ters yönden gitmeyen, normal insanlar üstelik.

Tüm arabalar kullanılamaz hale geldi. Ve muhtemelen de şimdi sigorta parasını bizim siteden almaya çalışıyordur.

Bunun üstüne sistemi iptal etmek yerine adamlar sinyalizasyon getirdiler. Yani ufacık sitede şimdi mantar bariyerin inip çıktığını anlamamız için bir de trafik ışıklarımız oldu !

Yetmedi. Bizim sitenin yüksek düşünürleri zaten 24 saat güvenlikli bir site ve misafirlerin bile neredeyse anne kızlık soyadına sorgulayan güvenliğimizin olmasına karşın apartman kapılarına şifreli dijital kilit sistemi koydular. Tabi hem apartman girişine hem de otopark girişine olmak üzere iki adet.

Öncelikle, şunu sorguluyorum. Dededen kalma yöntem bildiğimiz anahtarın suyu mu çıktı ? İkincisi zaten her yanımız şifre doluyken evime girmek için bir de 5 haneli başka şifreyi daha mı ezberlemek zorundayım ? Ve sonuncusu NE GEREĞİ VARDI ??

Hadi siteyi hırsız, sapık, ruh hastaları bastı. E bahçede oynayan bir sürü çocuk var, açıkta park edilmiş araçlar var. Onları feda edelim, biz evimizde güvenli güvenli oturalım diye midir bu önlem ?

Ya da her apartman sakini kendi apartmanında otursun, öyle yan apartmana falan geçmesin diye mi ?

Ne bu şimdi ?

Bunlara yok siteye değer katmak, işte yatırım yapıyoruz ki sitemiz güzelleşiyor gibi saçma sapan bahanelerle savunanlar var elbet.

E onlar buna inanıyorsa, ben de bu sözde yatırımı yapanların bu işlerden kazanç sağladıklarına inanıyorum. Yönetimde olmak zaten maddi kazanç getirmiyor. Sadece site aşkı değildir bu kadar insanın lafını çekmek, uğraş vermek. Ne kadar pahalı ne kadar gereksiz yatırım varsa siteye getiriyorlarsa bu işten karları mutlaka vardır.

Tabi ispatlanacak birşey değil bu. Ama zaten blog sahibi olmanın güzel yanı da burada yatıyor. Fikrimi belirtir, lafımı ortaya koyar, gönül rahatlığıyla çekilirim ben bir güzel..

3 Aralık 2010 Cuma

Çok pis itiraf

Lisedeyken telefon denen aygıta doyamazdım. Geceler boyu arkadaşlarımla konuş konuş konu bitmezdi.

Yaş iki katı olunca ise telefon görmek dahi istemez oldum. Gün içinde sürekli telefonla konuştuğumdan da değil bu bıkkınlık. Sadece itici geliyor.

İş yerinde masa telefonumu hiç kullanmıyorum, bütün gün çalıyor boş boş.

Cep telefonumdan işle ilgili arayanlara e-posta gönderin diyorum. Gerçi telefonda halledilecek konu olmadığı için aslında arıyorlar zaten. Bir an önce görüşmeyi bitirip yazışarak konuyu çözüyorum.

Akşam ofisten çıktığım anda arayanların ise hiç şansı yok zaten. Ertesi gün hiçbirini tekrar aramıyorum bile.

Gece ise kim ararsa arasın çoğunlukla cep telefonuna yanıt vermiyorum. Çünkü ne sohbet edecek halim oluyor, ne de isteğim.

Evde ev telefonu ise zaten yok..

Ne mutlu ki yakın arkadaşlarım da telefonlaşmak yerine ya yazışarak ya da görüşerek iletişimde olmayı tercih ediyorlar. Ailem onları beş gün aramasam, " Niye aramadın, iyi misin, noluyor ?" diye panik dahi olmuyor.

Kısaca budur itiraf..