20 Eylül 2009 Pazar

28 günde insanlığın çöküşü


2000li yılların kanımca en iyi korku-gerilim filmlerinden biri olan 28 Gün Sonra filmini izlemiş izlememiş herkes için yazıyorum..

İngilizlerin acımasız eleştiri uzmanı yönetmen Danny Boyle'dan ciddi bir insanlık sorgulaması bu film.

Bir kaç eylemcinin bilimsel araştırmalarda denek olarak kullanılan hayvanları serbest bırakma girişimleriyle başlayan bir trajediyi izliyoruz önce. Hayvanların kuduz mikrobu taşıdığını bas bas bağıran görevliye aldırmaksızın kafeslerinde çığlık atan maymunları özgürlüğe kavuşturma çabası daha baştan ilk kurbanların kendileri olmasına sebep oluyor.

ilk maymunun saldırmasıyla eylemci kan kusuyor ve birkaç saniyede de tıpkı maymun gibi kontrolünü kaybetmiş bir kuduza dönüşüyor.

Ders 1
Hayvan hakları için yapılacak her türlü eylem henüz labratuvara girmemiş hayvanları kapsasın. Kafeslerdeki hayvanları özgürlüğe kavuşturmak sizin özgürlüğünüzün bittiği anın başlangıcı olabilir.

Birbirine giren labratuvar ortamından tam 28 gün sonrasında Resident Evil"in son sahnesinin yeniden canlanmasıyla devam ediyoruz.
Komadaki genç Jim bomboş Londra"da uyanıyor. Etrafa saçılmış gazetelerden salgın hastalık yüzünden halkın ülkeyi terkettiğini okuyor ve yine de sanki onmilyondan fazla insanın günün 24 saati hareketli tuttuğu Londra"nin bu boş halinden hiçbir mesaj almamışçasına şaşkın şaşkın dolanıyor.

Muhtemelen içgüdüsününü dinleyerek bir kilisiye gidiyor. Cemaatin topluca ölmüş halini görmesi yetmezmiş gibi insanlığından geriye sadece üstündeki kıyafetleri kalmış deli bir rahibin saldırısına uğruyor.

Ders 2
Virüs dil din ırk ayırmaz !

Diğer kuduruklar da hareketlenince boş caddelerde kovalamaca başlıyor. Salgından etkilenmiş bu insanların kendilerinden olmayana saldırması bize zombileri anımsatıyor. Tabi standart bir zombinin yirmi kat hızlı hareket eden hali demek daha uygun.

Jim'i kurtaran iki kişiden öğreniyoruz ki kan ve tükürükle bulaşan bu hastalık anında etkisini gösteriyor. Yani hastalandığınızda bir zombiden daha atak olmanızdan öte acaba ne zaman zombileşeceğim diye saatlerce bekleme stresi de ortadan kalkıyor. Bir de güneş ışığından rahatsız oldukları için sadece geceleri varlık gösteren kısmı özgür hızlandırılmış zombi versyonu bunlar.

Soru
Zombi mi yoksa kuduruk mu olmak isterdik ? Zombiler beyazımsı mor suratları ve uyurgezer mahmurluklarıyla karizmadan tamamen uzaklar. Tek başına bir zombinin bir insanı yakalama ve yaralama ihtimali neredeyse sıfır. Ama en azından gece gündüz demeden her yerde serbestçe gezebiliyorlar.
Öte yandan kuduruklar hiperaktifler. Duyuları son derece gelişmiş ve yorulmaksızın avlarının peşinden koşabiliyorlar. Zeka seviyeleri zombilerle hemen hemen aynı ama karanlığı delip gündüze karışamıyorlar. Bu halleri I Am Legend"teki Will Smith"in Manhattan çetesini anımsatıyor tabi zeka kısmı hariç.

Ve her korku filmindeki gibi gruptan biri çabucak eksiliyor. İlk sıcak karşılaşmada kolundan ısırılan kurtarıcılardan biri diğer kurtarıcı tarafından daha hastalık etkisini göstermeden pala ile paramparça ediliyor. Komşuları tarafından ısırılma tehlikesini atlatan şaşkın Jim bundan sonrasında bir çift olarak devam edecekleri Selena"ya soruyor, nerden anladın ona bulaştığını, hepimize kan sıçramıştı diye. Selena çok şey yaşamış olgun acımasızlığıyla gözlerinden diyor gözlerindeki korkudan anladım bulaştığını.

Ders 3
Ders 2`den ders almadıysanız ve hala hayattaysanız şunu anlayın artık: İster omuz omuza mücadele ettiğiniz dostunuz, isterse her sabah selamlaştığınız komşunuz olsun virüse bir kere bulaştıysa acımayın hemen oracıkta katledin.

Sonunda olan bitene kafası basan Jim anlıyor ki hayat komaya girmeden önceki hayat değil. Ne hükümet ne ordu kalmıştır artık. Hatta kendi anne ve babası bile bu gerçeğe kurban gitmek yerine kendilerini öldürmüşlerdir.

Jim ve Selena küçük apartman dairelerinden noel ışıklarıyla işaret yollayan bir baba kızla tanışırlar. Kocaman şehrin göbeğinde su ve elektrik gibi ihtiyaçlar olmaksızın yapamayacaklarını anlayarak uzaklaşmaya karar verirler. Radyodan sabit olarak yayınlanan orduya ait mesaj da kanlarına girer hemen. Kuzeyde saklanan ve tedaviyi bulduklarını iddia eden bir çağrının peşine düşerler.

Ama zor, gerçekten zor bir yolculuk olur bu. Sonunda Jim yanında Selena ve 12 yaşındaki Hannah ile kocaman bir malikaneyi kışlaya çevirmiş birliğe varır. Zira yolda küçük kızın babası da kaybedilenler arasına karışmıştır.

Filmde anlatılmak istenen insanlığın sonu hikayesi işte bu malikanede netlik kazanıyor. Etraflarını dışarıdakilere karşı en iyi önlemlerle kamufle etmiş ve içeride kendi dünyalarını kurmuş bu bir grup asker tıpkı yemek ve içmek gibi gerekli bir diğer ihtiyaçları için bu üçünü alıkoyuyorlar; çiftleşmek için.

Jim`i ortadan kaldırmak isterken Selena"nın oradakilerle yatmak istememesini ve hatta Hannah"nın daha çocuk olmasına aldırmıyorlar bile.

Jim ise daha bir gün önce az kalsın hastalıklı bir rahip tarafından ısırılmak üzereyken kendisini kurşuna dizecek askerlerden kurtulup kızları kurtarabilmek için tıpkı kudurukları gibi insanlıktan çıkan bir çabaya girişiyor.

Şiddetli yağmur ve karanlıkta her biri eğitimli askere bahçede köpek gibi besledikleri bir kuduruğu salıyor. Bir yandan kuduruk bir yandan kendisi askerleri tek tek yok ediyorlar. Bıçak kemiğe dayanınca canını kurtarmak için kanında virüs olmadan da insanın delirebileceğini gösteriyor Jim. Öyle ki onun bir askerin gözlerini parmaklarıyla oyarak öldürdüğünü gören Selena da Jim'in virüsü kaptığı için böyle çıldırmış gibi davrandığını sanıyor.

Böylesine insanı daraltan karanlık bir filmin sinemalara bağışlanan sonu biraz daha insani olmuş. Vaktini karanlık bir salonda onlarca insanla bu filme adaptasyon kurarak geçiren seyirciye kıyak yaparcasına üstlerinden uçan bir savaş uçağı sayesinde kurtuluyorlar. Tabi bir dağ evine yerleşip koca harflerle MERHABA yazmak için kumaşları kullandıktan sonra.

Tabi mantıklı geliyor insana, İngiltere sonuçta bir ada olduğu için virüs dışarı çıkamıyor. Var olan hastalıklı insanlar da açlıktan öldükleri için bizimkilerin kurtuluşları kolay oluyor.

Ama filmin DVD versyonunda üç farklı sonla evinde oturup izlemeyi seçen seyirciyi cezalandırıyor yapımcılar. Zamanında filmi izleyip benim kadar etkilenen Radyo Eksen sunucularından biri her sabah filmin soundtrack albümden parçalar çalması yetmezmiş gibi filmin diğer sonunun oldukça can sıkıcı olduğundan bahsetmişti. Ama üçüncü bir son olduğundan muhtemelen kendisinin bile haberi yoktu.

Uzun bir film boyunca insanlığın insanlığa kırdırıldığını izleyip bir de sonunda kendinizden nefret ettirecek bir sonla filmi bitirmek biraz haksızlık bence. Ancak tüm filmde anlatıldığı gibi insanlık için esas tehlikenin virüs değil zor koşullarda sizi arkanızdan vuracak sağlıklı insanlar olduğu gerçeğiyle yüzleşmek de inkar edemeyeceğim bir durum.

Filmi uzun uzun anlatmamın sebebi de biraz bu gerçekle filmi izlemiş, izlememiş herkesin yüzleşmesi. Bu tip filmlerden hoşlanmıyor olsanız da nasıl olsa uzun uzadıya anlattım, korkulacak bir yeri kalmadı, oturun izleyin. Filmi zaten izlemişler de eminim ikinci ya da üçüncü kereler için azıcık kıpırdanmışlardır, kesinlikle diyorum, daha fazla kereler bile izlenmeye değer bir film.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Güzel değerlendirme veya bir çalışma bazı eksiklikler var ama. O da çok önemli değil.
Müthiş bir film. Müthiş müzikler hele Londra sokaklarında sessizlikle tanışması ve sahneye giren U2 ayarında bir müzik. Full Metal jacket'te çarpışma sahnesi başlamadan pain to black'in devreye grmesi gibi. Unutulmaz.
İkinci devam filmini arşivlerimde olmasına rağmen daha seyretmedim. Çünkü eleştiriler o kadar iyi değildi. Ama bu filmde, digital kamerayla çekilmişliğin verdiği doğallığı hiç bir filmde bulamadım hemşo:)

Uyumsuz dedi ki...

Teşekkür ederim, geçen hafta cumartesi gecesi Digitürk'te tekrar izleyince çok fena yazasım gelmişti. Benim için dört dörtlük diye tabir edilen filmlerdendir.
İkinci film Danny Boyle'un degil biliyorsun. O yüzden farkı hemen anlaşılıyor. İlk filmdeki psikolojik kasılmalardan tamamen uzak tam bir zombi filmi havasında. Daha da kötüsü 3. devam filmi 28 Ay Sonra da çekilecek ve en korkulan şey olacak, yani Amerika işin içine girecek.
Ama olsun 28 Days Later diger devam filmlerinden bağımsız benim için, tek geçerim :)