29 Temmuz 2009 Çarşamba

Yaş 35 yolun sonu aslında

Çocukken zaman çok yavaş geçiyor. O yüzden de ömür sonsuz algılanıyor. Ergenlik döneminde kendini ispatlama süreci ve dünyaya karşı isyan havasından başka derdi olmuyor insanın. O yüzden de zaman hızlı mı yavaş mı hiç fark edilmiyor. Üniversite hayata atılmadan önceki son tatil, ama bunu birçokları göremiyor. Yirmili yaşların başında iş hayatıyla birlikte geçen bekar yıllar da insanı fena kandırıyor. O yaşa kadar kıt paralarla ihtiyaçlarını gidermeye çalışırken bir anda cebine tomarla para doluyor. Bir nevi sonradan görmelik gibi bir sosyal statü yükselişine geçiliyor. Ama sonra zamanla bu eskisine kıyasla lüks sayılan hayata da alışıyorsun ve kazancın yetmez oluyor. Otuzlu yaşlarda bir durağanlık geliyor. Cinsiyetler arası ayrım bakış açısından çok hayat koşulları gereği belirginleşiyor. Ortak kaygı çocuk sahibi olup olmamaktan geçiyor. Sonra bir gün bir bakıyorsun, hayır 40 değil, yaşlı bir insan olmuşsun.
Evet, aslında geleceğe dair günü tüketen kaygılar, koşturmalar, kaçan hayatı kovalama, kendini ortaya koyma, hiçbirşeyi kaçırmama derdi derken hayat akıp gidiveriyor elinden.
Romatizma, kemik erimesi, prostat, rahim tümörü, yüksek tansyon, kalp, katarakt, ağır işitme, alzheimer gibi bugün size tamamen uzak ama bir süre sonra hayat gerçeğiniz olan hastalıklar günlük literatürünüz olacak. Gün gelecek oturduğunuz koltuktan kalkabilmek yarım dakikanızı alacak. Çevrenizdeki ölüm haberlerini kanıksayacaksınız. Sizi bu hale getiren hızlı hayata karşın artık yaşamınız artık yavaş geçecek. Çünkü bedeniniz gün geçtikte çöküşe geçecek ve siz de onun kendini sona hazırladığını aslında kabullenmiş olacaksınız.. Beklenmedik kötü aksilikler olmadığı sürece hepimiz yaşlanacağız ve aramızda şanslılar varsa bu zor günleri yatağa ya da bir başkasının bakımına ihtiyaç duymadan geçirecek. Ama bir gün gerçekten hepimiz yaşlanacağız. Ölüm gerçeğinden de acı bir süreç yaşlılık. Etrafınızdaki büyüklerinize sorun, hepsi de aynı şeyi söylecektir " Yaşlılık çok zor."

Ve siz bu gerçeğe bugünden hazır olmadığınızda yaşlılık çok daha zor geçecek..

18 yorum:

Adsız dedi ki...

yaşlılık değilde senin bu yazıların öldürecek beni.
nerden yazdın şimdi bunu.
ne güzel lay lay lom yaşıyorduk:)

Uyumsuz dedi ki...

hehehe :) Ne güzel yaz, dondurma, karpuz, deniz, güneş, rakı sofralı akşamlar varken şimdi noluyor di mii :)

Adsız dedi ki...

öyle vallahi.
sen nerden anladın İzmir'de ki yüzümüze tutulan saç kurutma makinasını?
Birisi mi haber verdi sana!

Uyumsuz dedi ki...

Yazın İzmir'deki havanın neye benzediği yeni haber mi ki sanki :)

Adsız dedi ki...

hiç mi özlemiyorsun buraları kova Karşıyakalı:)))))

Uyumsuz dedi ki...

özlüyoruz tabi yaw :(

Nalan Göksu dedi ki...

Sevgili Pelo'cum,

Ben diyom ki , eger dedigin gibi belli yaslarda belli seyleri yapmaliyim diye yasarsan , kendini 50'inde ya da 60'inda yasli hissedersin.Ki biz bunu ailemizden/cevremizden boyle biliyoruz ama ya oyle degilse...ya bize simdiye kadar ogretilen / anlatilan yanlis ise??

Uyumsuz dedi ki...

Kıvırcık marul, ben bir gün yaşlanip ölecegiz zaten o yüzden kasmayın mı dedim yaw ? O kadar da edebiyat yaptık halbuki.
Ben diyorum ki, bir gün yaşlanıp elden ayaktan düşeceksin o yüzden bugünün değerini bil, zaman çabuk geçiyor, herşeyi ertele ertele sonra bir gün olmuşsun 65 ertesi gün 75 yaşında. O yüzden sakin ol ve dur biraz.

Nalan Göksu dedi ki...

Sevgili Duz sacim:)

Katiliyom , her yasi yasamali , her anin tadini cikarmaliyiz ama bi yandan da "60'da elden ayaktan dusecem" diye dusunmemeliyiz.Belki de 60 anne ve babalarimizin yasadigi gibi surekli hastalanilan , yurunemeyen , cabuk yoruluna bir yas degildir diyom...

Uyumsuz dedi ki...

60 zaten iyi bir yaş, benim kastım 75 sonrası. Saçlar dökülmüş, bembeyaz, kamburlaşmiş tüy siklet halleri gözünün önüne getir, işte o :)

Feride Nizamettin dedi ki...

Valla Peloş:)))
ben de kıvırcık saçlı olduğumdan herhalde aynen diğer kıvırcık saçlı arkadaş gibi anladım. Yani her canlı bir gün ölümü tadacaktır kıvamında karamsar bir yazı olmuş. Gençliğinizin kıymetini bilin anlamı çıkmadı buradan bilesin:)
Biraz Flaubert oku istersen nihoha

Uyumsuz dedi ki...

O biraz da yazıyı nasıl anlamak istediğinizle alakali demek ki.

Yani siz iki kıvırcık günü yaşayanlardan, gerçekleri erteleyenlerdensiniz demek ki, yaşlanacaksınız olm işte.

Ben de 9 köyden kovulan eski fareli köy kavalcısı yeni gerçekçi akım temsilcisi olacağım eheheh

geveze baykuş dedi ki...

yazının felsefi yönünden uzak bir yorum olacak ama, ben 50 dedin mi hadi eyvallah, deyip müsadenizi istemeyi umuyorum.

saç baş ağarır, varsa oturma organındaki tüyler kadayıfa döner falan, bunlar dert değil de kalpmiş, osteoporozmuş, hafızada dalgalanmalar falan... hiç bulaşmadan diyorum.. temiz temiz...

güzel olmuş ama, bunları düşünmek gerek. en güzel zamanlar hep geride kalanlar oluyor yoksa, yaşadığımız anın kıymetini bilemiyoruz.

Uyumsuz dedi ki...

Geveze naptın yaa. Herşeyei geçtim hiç mi Altın Kızlar dizisini izlemedin. Sen hayatında hangi yaş grubu kadının o kadar eğlendiğini ve hayatla dalga geçtiğini gördün :)

Hayat 50sinde başlıyor bence. Çünkü 50sine kadar ki tüm dertler yeterince hayatımızı zehirlediği için artık hepsinden arınmış oluyoruz. Dur kızım da yaa :)

geveze baykuş dedi ki...

hepsinden arınıyoruz ama yerlerini başka dertler almıyor mu sanıyorsun kuzucuğum :)

bak, bende bi genetik miras var, maşallah korku filmi gibi... hiç gereği yok, ben 50ye kadar göreceğimi görürüm, yapacağımı yaparım.

pırakın ulen, pırakınnnn!.. :)

Seval dedi ki...

Güzel bir yazı :) Blogunuzu çok beğendim, başarılar dilerim. Seval.

LoLLa dedi ki...

30 a yaklasmak da zor bea :s :( :))

Uyumsuz dedi ki...

Lollacım, sen hele bir otuza gel, sonra ne zaman otuz beş oldum len ben diye soracaksın bir anda :))