15 Nisan 2009 Çarşamba

Baladların anlatmak istediği

Posion " Every rose has its thorn" parçasında aşkın zamanla sönen ateşinin bir çifti ayrılığa kadar götüren hikayesi anlatılır. Yanyana yatarken birbirinden kilometrelerce uzak hisseden sevgililer ve hislerini belki de asla doğru ifade edemediği için bu uzaklığı kendisi sebep olan genç aşığın son pişmanlığıdır hikaye. Sevdiği kadın artık bir başkasını bulmuştur. Aşk bittiğinde açılan yara çok canını yakmış, zamanla iyileşmiş ama izi kalmıştır. Şimdi ise kadının bir başka sevgilisi vardır ve yara acımaktadır. Teselliyi her gecenin bir şafağı ve her gülün de dikeni olduğunu, bunun da aşkın uzantısı olduğuna inanarak kendini koyverir. Ama giden gitmiştir tabi..
Skid Row " I remember you" parçasında hayatının aşkını yaşamış ve üzerinden şimdi çok geçmiş olmasına karşın hala o güzel günleri yaşayan melankolik bir aşığın haykırışını anlatır. Daha dün gibi hatırladığı ele ele geçen bitmez tükenmez günler, uykusuz geceler, aşk mektupları ve o unutulmaz yaz..Bir öpücük için hayatını vereceği, bir gülüş içinse öleceği o günlerden sonra şimdi yağan yağmura bakıp içten içe istemektedir eski aşkından; o günleri onun da böylesine net hatırladığını, onu hatırladığını söylemesini..

Guns N' Roses " I used to love her" parçasında aşk-nefret-bezginlik-saplantı dörtgeni içinde sonunda delirip sevgilisini öldüren bir aşığın isyanını dillendirir. Onu çok seviyordum ama öldürmem de gerekiyordu diye dürüstçe anlatır genç adam. Onu öldürdüm ve onsuz da yapamayacağım için arka bahçeme gömdüm; ama hala söylendiğini duyabiliyorum diye itiraf etmesi zaten olayın güzel bir özeti gibidir..

5 yorum:

Basak dedi ki...

Uyumsuz ne güzel oldu şimdi gençliğimin en güzel parçalarını hatırlatman... Daha neler geldi şimdi aklıma. Başkaydı 90'lar diyeceğim ama çok klişe olacak. "Hard Rock dönemi güzeldi" deyip geçeyim...

Uyumsuz dedi ki...

Ben daha da kilişe birşey diyeceğim, o zamanlar bu Rock akımına tutulmak ergenlik çağındaki halimi ciddi biçimde şekillendirmişti. Rock bir müzik değil yaşam tarzıdır dedikleri bu olsa gerek.

Öte yandan artık yapılan müzikler, parçalar o kadar sığ ve birbirinin tekrarı ki biraz da o yüzden anmak istedim bu parçaları. Sözlere, melodilere bakınca gerçekten içinde yaşanmışlık olduğunu hissettiriyor.

68 kuşağına yetişemedik ama dediğin gibi 90lı yılları ergen olarak geçirmiş olmak da hiç fena sayılmaz :)

Basak dedi ki...

Ben daha da ileri gidip ("madem öyle, işte böyle" şeklinde),eğer bugün sürüden ayrı durmayı, herkesin yaptıklarından sadece kendisinin sorumlu olduğunu, hayatın, içinin bireylerin kendi seçimleriyle doldurduğu bir süreç olduğunu, "aşkın, seksin, ağlamanın, deli gibi gülmenin, eğlenmenin gühah değil, sadece insan özgü doğal haller olduğunu biraz bile olsa biliyorsak, ilk gençliğimizi 90'larda bu akıma kapılmayı seçtiğimiz içindir diyorum.

Uyumsuz dedi ki...

Bir de, bir yerlerde Ice Ice Baby ya da Hammer Time duyduğumuzda gülüp geçiyor ama Sweet Child O Mine çaldığında içimiz kıpırdıyorsa 90larda yolumuzu doğru seçtiğimizin kanıtıdır diyorum :)

Basak dedi ki...

hahahahaha:) "New Kids on the Block" ve "Boyzone" u da unutmamalı...

Bu vesileyle rahmetli Kurt Cobain'i de anmamak olmaz, gerçi o biraz daha farklı bir akım başlattı ama neticede o da sürüden ayrılanlara hitap ediyordu...

Bak şimdi aklıma birden Def Leppard geliverdi... Hey gidi günler... Bu muhabbet böylece sonsuza uzanır:))