Nükleer enerji üretimiyle ilgili karşı tezlerin en sağlam güvencesi Çernobil olmuştur. Özellikle yaşı otuzun üzerindeki dünya neslinin çok net hatırladığı bu facia 80'li yıllardan günümüze sarkan ürpertici bir korku serisi gibidir. Ama Çernobil'e ait simgelerin mutant bebekler, radyasyon ve bir bardak çayla gösteri yapan bakan olmasının ötesinde gerçekte ne olduğu ne kadar biliniyor biraz deşmek gerek..
Çernobil Nükleer Santralı kendisini dünyaya kapatmış bir rejimin dışa bağımlı kalmamak için kurduğu bir tesisti. Nükleer enerji ucuzdu ve koskoca SSCB'nin karşılanması gittikçe zorlaşan enerji ihtiyaçları için mecbur kalınmış bir yöntemdi.
Kaza, genç ve deneyimsiz bir ekipten gece vardiyasında bir tatbikat istenmesini takiben yaşandı.
Gökyüzüne doğru 1 km yükseliğe ulaşan patlamada yaklaşık 8 ton nükleer atık etrafa saçıldı.
Olay yerine tesisteki her hangi bir yangın bilgisiyle gönderilen itfaiyeciler söndürmeye çalıştıklarının radyasyon saçtığından habersiz usul usul zehirlenip yığılana kadar 2 saat uğraştılar.
Aslında SSCB bu olayı dünyaya duyurmaya hiç niyetli değildi. Ancak kaza yerinden binlerce km ötedeki İsveç'te bir nükleer fizikçinin Ukrayna'dan yayılan yoğun radyasyonu farketmesiyle İsveç'in SSCB'yi sıkıştırması sonucu ancak olay açıklandı.
Çernobil civarındaki yerleşim yerleri hızlıca boşaltılmış, patlama ve yangın da kısa sürede kontrol altına alınmış olsa da asıl tehdit tesisin altındaydı. Yoğun radyasyon içeren nükleer maddeler tesisin altında birikmişti ve bu havaya karışan radyasyondan daha büyük risk taşıyordu.
SSCB binlerce erkeği askere çağırarak tesisin betonla kaplanması emrini verdi. Askerler otuz kiloluk özel kıyafetlerle sadece üçer dakika boyunca çalışarak beton duvarı ördüler. Buna rağmen çoğu radyasyondan etkilendi.
Günümüze kadar toprağa ve yer altı kaynaklarına karışan radyasyonun etkisiyle sadece genç ve çocuklardaki tiroid kanserinde yüz kat artış yaşandı.
Patlama değil asıl tesisten sızan radyasyon milyona yakın insanı doğrudan ya da dolaylı bir şekilde etkilemiş oldu.
Kaza her an her şekilde yaşanabilir; ancak Çernobil hem geliyorum diye bağıran hem de kaza sonrası yapılanların kazadan daha vahim sonuçlar doğurduğu hatalar silsilesi gibiymiş..
Adeta yanlış ve tehlikeli ellere teslim edilen güç gibi fena patlamış..
18 yorum:
vay be bilmediğim pek çok şey yazmışsın. ilginç bir bilgi edinmiş oldum.
Sen daha Ukraynalı arkadaşlar edin bakalım :))
ben onu bunu bilmem, radyasyonlu çay daha lezzetlidir. (dediler)
eee, sonra?
yani bu yazı bizi nereye getirecek diye en baştan beri bekledim. Sonuç?
Bu yazıdan alacağımız örnek?
4 kez iptal edilen nükleer santral ihalesini beklerdim, Sinop Akkuyu'daki halk hareketini yazmanı beklerdim. Fatih Akın'ın tee oralara gidip, basın toplantısını yazmanı beklerdim. Greenpeace'in Tr'yi 1 numaralı üs olarak seçtiğini yazmanı beklerdim. Beklerdim. Beklerdim...
Ben Nükleer enerjiye karşı değilim, bu dediklerinden o yüzden bahsetmeyeceğim, pardon :)
:)
karşı değilsen, neden zararları hakkında bir yazı yazma gereği hissettin?
Zararlarından bahsetmiyorum ki, hatalı tutum yüzünden oluşan sonuçlardan bahsediyorum. Nükleer enerji kullanımının zararları olduğunu bilmiyordum, var mı ? Nükleer enerji tesislerine olası kazalar yüzünden karşı çıkılıyor, yoksa nükleer enerjinin kullandığımız diğer enerji kaynaklarından bir farkı yok.
insanın olduğu yerde, mutlaka bir hata payı vardır.
Bak biz sektör olarak tehlikeli bir ortamda çalışıyoruz. Devamlı tatbikatlar haberli-habersiz yapılmaktadır. Burada çok yangınlar yaşadık, kazalar oldu. Bizde sistem eğitilmez, insan eğitilir. Mesela Titan tankları vardır, o tanklar sektör için vazgeçilmezdir. Ama yangın çıktığında, ateş titan tanklarına sıçrarsa, bize söylenen en hızlı şekilde olay yerini terk edilmemiz söylenir. Biz titanı mecburiyette kullanıyoruz, elimizde başka bir alternatif yok.
Ama enerjide çeşitli alternatifler çoktur.
creep
Ben taraftayım da demiyorum, sadece karşı değilim.
nasıl oluyor anam bu!
bir yeni görüşmüdür?
etliye sütlüye karışmayan bir tutum.
acımam, harcarım veya uyumsuz'u değiştir lütfen.
nötr robot olsun senin ismin bundan sonra!
Hayatta herşeyin tarafında ya da karşısında duruş vardır diye bir kaide mi var ? Öte yandan çoğu zaman arada durmak nötr olmak anlamına da gelmiyor.
12 eylül çocukları sizi.
siyah-beyaz dır hayatın anlamı.
gri yoktur creep'in renk skalasındaki yeri.
Bende gri de var, mor da var, yeşil de :))
o zaman uyumsuz nikini lütfen kaldır.
nikinin hakkını veremiyorsun.
bukelemun mesela iyi gider:)
Sana da "mahalle muhtarı" uygun düşermiş :)
ben kabul ediyorum, ya sen:))
Bukalemun döneklere denir, ben duruşumu değiştirmiyorum.
http://bendedimoldu.wordpress.com/2010/01/18/bana-politik-mim-duserse-ne-olur-iste-bu-olur/
mimlendiniz efenim:)
Yorum Gönder