Bu ülkede, dövmeye ve dövmeli insanlara bakış açısı öyle diğer ülkelerde görübileceğiniz türden değil gerçekten. Artık dövmeyi insanın kendi bedenine yaptığı bir eziyet olarak mı görüyorlar yoksa damgalanmış manda gibi mi bakıyorlar o insanlara bilemiyorum fakat, ciddi bir kesim dövme fikrine antipati besliyor.
Bunun alt tarafı bir şekil olması ve üstelik de o kişinin kendi isteğiyle yapması kadar olağan birşeyi öcü gibi görmenin altında yatan neden muhtemelen önuyargıdan başka birşey değil.
Bir de dövmeli insanlara karşı merakla karışık tuhaf hisler besleyen anlamsız bir grup var. Özellikle erkek milleti, tanıştığı bir kızın kendi ağzından dövmesi olduğunu öğrendiğinde çoğunlukla bu erotik çağrışımlara kapılıyorlar. Sanki bir kadın, dövmeyi vücudunun ancak bikini ile kapanan bölgelerine yaptırır gibi bir aptalca bir inanç var bu adamlarda. Neden ? Çünkü hayatlarında hiç dövmesi olan bir karşı cins tanımadıkları için.
Belki erkeklere kıyasla kadınların daha ufak ve şirin şekilleri seçmesi; üstelik bunu erkekler gibi kol ya da baldırlar gibi açık görünen yerlere yaptırmamaları da bu gereksiz çağrışımı yapıyor olabilir.
Öte yandan ben de dövmeyi büyük ve dikkat çekici olduğu sürece sevmişimdir. O yüzden de daha çok erkeklere yakıştırırım. Dövme ne şekil olursa olsun günlük ve hatta spor kıyafetlerle uyum içindedir. Erkekler, resmi giyindiklerinde boyunlarına kadar kapandıklarından dövmeler yok olur. Ama kolsuz bir tişört ve bermuda ile dövme, insan vucudunda muhteşem bir desen gibi durur.
Kadınlarda ise durum tam tersi oluyor. Abiye ve dövme korkunç bir ikilidir mesela. Omuzdaki ufacık bir Twitty bile en şık abiyeyi öldürür. Hele gelinlik ! Tam bir katliamdır. O yüzden şık ve hanım hanımcık giyinmesini seven kadınların, dövme yaptırmadan önce hangi şekli seçeceklerinden önce doğru bölgeye yoğunlaşmaları daha doğru olacaktır.
Dövmeli insanların dövmeye yabancı kişilerin arasında geçirdiği vakit de sabır gerektiren bir durumdur. " Neden bu şekil ?" " Burada ne yazıyor?" " Neden koluna değil de ensene yaptırdın ?" " Ya bir gün sıkılırsam diye hiç düşünmedin mi o zaman ne yapacaksın ? " " Yaptırırken acıdı mı ? " Ya AIDS kapsaydın ? " gibi sonu gelmez soruları püskürtebileceğinize inanıyorsanız bu ülkedeki dövmelilerin arasına katılma vaktiniz gelmiştir.
Ama aslında dövmeye ait asıl bilinmesi gereken şey bunun ciddi bir bağımlılık yarattığıdır. Bunu dövme yaptırmayı düşünen ama sırf bu yüzden karasız kalan birinden duyduğumda en yakınımdaki dövmesi olan arkadaşıma sormuştum ( adını vermedim bak :) )Bana verdiği yanıt şu oldu " Sen ne diyorsun, ben başka yaptırmamak için zor tutuyorum kendimi !"
Ağzına kadar dövmeli insaları kastetmiyorum ama gerçekten de vücunda birden fazlası dövmesi olan ünlülere baktığınızda bunun önüne geçilemez bir tutku olduğunu anlıyorsunuz. Ve nerede durmasını gerektiğini bilemediğinizden de sonu pişmanlık oluyor.
Rock müzik mesela yaşam tarzı olarak değil de trend olarak kapıldığınız bir olgu ise dövme ileride hayatınızda kötü bir iz bırakacaktır. Sibel Tüzün ve Robbie Williams örneği benim için bu konuda tam bir gözlem süreci oluşturmuştur.
Dövme, bana kalırsa cesur bir adım değil ancak benimsendikten sonra girişilecek bir iştir. Kendi bedeninizle ilgili başkalarına hesap vermeniz kadar absürd bir savaşa gücünüz varsa ya da iradenize güveniyorsanız yaptırmayı düşünebilirsiniz. Kendinizle ilgili aldığınzı kararlarda son pişmanlıklar canınızı hep yaktıysa sakın derim. Zira dövme deride kalmasa bile ruhunuzda ömür boyu taşıyacağınız en acı izi bırakacaktır.
Bunun alt tarafı bir şekil olması ve üstelik de o kişinin kendi isteğiyle yapması kadar olağan birşeyi öcü gibi görmenin altında yatan neden muhtemelen önuyargıdan başka birşey değil.
Bir de dövmeli insanlara karşı merakla karışık tuhaf hisler besleyen anlamsız bir grup var. Özellikle erkek milleti, tanıştığı bir kızın kendi ağzından dövmesi olduğunu öğrendiğinde çoğunlukla bu erotik çağrışımlara kapılıyorlar. Sanki bir kadın, dövmeyi vücudunun ancak bikini ile kapanan bölgelerine yaptırır gibi bir aptalca bir inanç var bu adamlarda. Neden ? Çünkü hayatlarında hiç dövmesi olan bir karşı cins tanımadıkları için.
Belki erkeklere kıyasla kadınların daha ufak ve şirin şekilleri seçmesi; üstelik bunu erkekler gibi kol ya da baldırlar gibi açık görünen yerlere yaptırmamaları da bu gereksiz çağrışımı yapıyor olabilir.
Öte yandan ben de dövmeyi büyük ve dikkat çekici olduğu sürece sevmişimdir. O yüzden de daha çok erkeklere yakıştırırım. Dövme ne şekil olursa olsun günlük ve hatta spor kıyafetlerle uyum içindedir. Erkekler, resmi giyindiklerinde boyunlarına kadar kapandıklarından dövmeler yok olur. Ama kolsuz bir tişört ve bermuda ile dövme, insan vucudunda muhteşem bir desen gibi durur.
Kadınlarda ise durum tam tersi oluyor. Abiye ve dövme korkunç bir ikilidir mesela. Omuzdaki ufacık bir Twitty bile en şık abiyeyi öldürür. Hele gelinlik ! Tam bir katliamdır. O yüzden şık ve hanım hanımcık giyinmesini seven kadınların, dövme yaptırmadan önce hangi şekli seçeceklerinden önce doğru bölgeye yoğunlaşmaları daha doğru olacaktır.
Dövmeli insanların dövmeye yabancı kişilerin arasında geçirdiği vakit de sabır gerektiren bir durumdur. " Neden bu şekil ?" " Burada ne yazıyor?" " Neden koluna değil de ensene yaptırdın ?" " Ya bir gün sıkılırsam diye hiç düşünmedin mi o zaman ne yapacaksın ? " " Yaptırırken acıdı mı ? " Ya AIDS kapsaydın ? " gibi sonu gelmez soruları püskürtebileceğinize inanıyorsanız bu ülkedeki dövmelilerin arasına katılma vaktiniz gelmiştir.
Ama aslında dövmeye ait asıl bilinmesi gereken şey bunun ciddi bir bağımlılık yarattığıdır. Bunu dövme yaptırmayı düşünen ama sırf bu yüzden karasız kalan birinden duyduğumda en yakınımdaki dövmesi olan arkadaşıma sormuştum ( adını vermedim bak :) )Bana verdiği yanıt şu oldu " Sen ne diyorsun, ben başka yaptırmamak için zor tutuyorum kendimi !"
Ağzına kadar dövmeli insaları kastetmiyorum ama gerçekten de vücunda birden fazlası dövmesi olan ünlülere baktığınızda bunun önüne geçilemez bir tutku olduğunu anlıyorsunuz. Ve nerede durmasını gerektiğini bilemediğinizden de sonu pişmanlık oluyor.
Rock müzik mesela yaşam tarzı olarak değil de trend olarak kapıldığınız bir olgu ise dövme ileride hayatınızda kötü bir iz bırakacaktır. Sibel Tüzün ve Robbie Williams örneği benim için bu konuda tam bir gözlem süreci oluşturmuştur.
Dövme, bana kalırsa cesur bir adım değil ancak benimsendikten sonra girişilecek bir iştir. Kendi bedeninizle ilgili başkalarına hesap vermeniz kadar absürd bir savaşa gücünüz varsa ya da iradenize güveniyorsanız yaptırmayı düşünebilirsiniz. Kendinizle ilgili aldığınzı kararlarda son pişmanlıklar canınızı hep yaktıysa sakın derim. Zira dövme deride kalmasa bile ruhunuzda ömür boyu taşıyacağınız en acı izi bırakacaktır.
21 yorum:
ben de koluma Atatürk'ümün imzasının dövmesini yaptırıcam. ama geçici olanını. çoğu insana komik geliyo ama, dini nedenlerden ötürü gözüm yemiyo hacım.
rejimin ılıman ılıman, çaktırmadan değiştiği şu günlerde siyonist uşağı olmadığımızı görsün dost düşman...
nasılsın bebeğim be, uzun zaman oldu...
ulan bi lafa da siyaset karıştırmiim ak... :DDD
ben dövmeyi severim. Ama modası geçecepinden ve dövmenin modelinden zamanla sıkılınacağından yaptırmam. sıkılmayan görmedim. çıkartamıyon da.
Cuzzamli kadinim, sana ancak benim sayfadaki yorumlardan ulasir oldum. Neden kapattin sayfandaki yorumlari be yaw ? En son aks durumlari vardi ne oldu ?
dovmenin dinen aykiri oldugundan emin degilim. Abdestin tutmaz derler ama dovme deri ustunde degil altindadir o yuzden cildin temizligini engellemez.
barkod yaptıracaktım ama eşek insanlar benden önce bolca yaptırmışlar - manası kalmadı.
küstüm yaptırmıyorum :P
uyum, bebeğim,
yorumları açma işini senin güzel hatırın için düşünücem..
şimdi,,,,,
bear time :DDD
bear, ayı manasında olan mıydı ak?!
Ben de uzun zaman düşündükten sonra yakın zamanda yaptırdım. Dediğin doğru, 1 ay oldu olmadı, hemen düşünmeye başladım "bu deseni güçlendirmek lazım, bir de gölge atılmalı, şöyle omzumdan göğsüme doğru inen bir..." kuruyor da kuruyor insan :)
Abdest konusunda söylediğin de doğru, zira dövmeden 5-6 hafta sonra oradan düşen ince deri zarı kendini yeniliyor...
Ayrıca sorular da gelmeye başladı :)
Ya bu biraz da kültür meselesi bence. Şimdi tümdengelim ve tümevarım yapalım:
Kendi varlığı hakkında kararları olana halkın yetiştirdiği birey
Kendi hayatı hakkında kararları olan bireylerin oluşturduğu halk..
Her ikisi de bizim tarihimizde görülmüş şey değildir, bu işler hep emrivakiyle halledilmiştir. Yola burdan çıktığımızda dövme veya daha farklı şeylerin günlük hayatta yer alması "düzene tepki" olarak algılanıyor. Bunları yapanlar kendi kararlarını verirken ancak tavsiye alırlar, bu bizim "komşular ne der" natığıyla uyuşmuyor.. Netekim dövme olmuş, küpe olmuş bunlar sadece etiket, konu hep aynı...
Sevgili Karakalem, sana katiliyorum. Bizim toplumumuzdaki ` biz ` kavraminin ` ben ` kavramini ezip gecmis olmasiyla alakali. Ve ben basindan beri aslinda hangi konuda yazarsam yazayim bu koyun zihinyetine karsi cikiyorum. Birey olmayi topluma karsi durmak ya da isyan etmek zanneden bir halkiz ve sirf dovme ve kupe bazen bunun sembolu olarak bile kullaniliyor.
ben sanırım daha yaptırmadan dövme bağımlısıydım. çünkü aynı gün vücudumun iki ayrı noktasına dövme yaptırıp, üçüncüyü de yaptırmamak için zor tutarak kendimi ayrılmıştım dükkandan!
dövme yerini seçerken özellikle kırışıp, sarkmanın en az olacağı yerleri seçmeye çalıştım. bu yüzden biri kürek kemiğimin üzerinde, diğeri de belimde. üstelik her ikisi de sırt tarafına denk geldiği için sürekli görmüyor ve haliyle sıkılmıyorum. hatta çoğu kez tişörtümden bir şekilde dövmemi görenler "aa sende dövme mi var?" soruyorlar da varlıklarını öyle hatırlıyorum. :)
Sevgili Tekir, sen işte ideal dövme insanısın :)
e o zaman yardım edin bu ideal dövme insanına!!!
üçüncü dövmeyi yaptırmak istiyorum. ancak bu sefer gözümün gördüğü bir yerde olacak.
bir bulut dövmesi istiyorum. ama bulut bulmak kolay iş değil.bir el atsanız da beraberce seçsek?
önerilerinizi bezgintekirkedi at gmail.com'a gönderin de burayı daha fazla işgal etmeyeyim di'mi blog sahibi?
:)
Yoo bence burada herkes fikrini belirtsin ne güzel :)
Tekir, benim favori bölgelerim ayak bileği ile diz arasındaki bölge ve pozulardır.
Ama istersen biraz ara ver, zaten yaz da geliyor, yeni dövmeyi güneşe çıkarmak dövmeyi solduruyor.
İstersen ekime kadar sık dişini, baktın hala içindeki o üçüncü dövme dürtüsü durulmuyor o zaman gene gündeme getiririz konuyu :)
Ben dövme konusunda kendi adıma bir tek düşünceye sahibim. Öyle bir şey olmalı ki hayatta asla vazgeçmeyeceğim bir şey olsun ancak o zaman vücudumda da ömür boyu onu taşımak isterim.
uyum, bebeim,
yeni yazı bekliyoruz. alo yani...
Bilmiyorum ki nasıl cesaret ediyorsunuz bu dövme olayına. Yani vücudunda bir yerlerde hayat boyu bir deseni taşıma fikri büyük cesaret. Ya birgün gelir de beğenmezsem. Hele bir de bir tane yaptırdım ikincisi için kendimi tutamiyorum diyen arkadasini da anlamıyorum. Gereksiz taramalardan kaçınmak lazım bence.
:)))))
Cuzzamim gezdim tozdum anca geldim. Delirme anin yakindir, yazarim :)
Attila, iste bazilari dovmem var diye kizlari tavlayacagini saniyor, gerinerek geziniyor. Bu lafi eden de boyle bir tiplemeydi, adini bile anmaya degmez ;)
gezdikleri,n senin olsun, biz<e kelleri anlat :DDD
sanat= dövme tartışmaya gebe bir konu bence....
ama son paragrafına kesinlikle katılıyorum aynen öyle olduğunu düşünüyorum bende ;)
bütün o sorulara ilaveten en sinir olduğum, kocaman açılmış gözlerin süslediği aptal bi surat ifadesini müteakip gelen "e abdest tutmuyomuuuş!" cümlesidir.
erkeklerin dövmeli kız görünce salya refleksinin çalışma sebebi ise "dövme yaptıracak kadar cesur bi kız kesin seks de yapıyodur, başkalarıyla yapıyosa benimle de yapar çünkü benim neyim eksik uleyn!" diye sıralanabilecek hasta fikirler ve devrik cümleler silsilesidir.
uyummmmmm,
uyuma, yaz bişiler. ya ama özlüyorum ben sizi okumayı. yazsanıza...
:(((
Yorum Gönder