Artık kime oy versen sonuç değişmiyor buhranı çöktü, havadaki kokudan görebiliyorum. Aslında oy vermekten soğumuş kitle iktidar partisine değil de muhalefete daha yakın olan kesim. Ve çıkmaz da oylarını hak edecek bir ismin ya da partinin olmadığına inanmaktan kaynaklanıyor.
Ben buna bizimkisi gibi kağıt üzerinde yönetim sistemi belirlenmiş ama gerçek yaşama geçmemiş toplumlarda olağan süreç olarak bakıyorum.
Oy vermeyenlere para cezasının kesildiği dönemde, ben daha ilkokuldayken annem de bir seçimde bu buhrana yakalanmıştı. O zamanlar oy veremediğimden midir yoksa oy vermesini istediğim partiye inandığımdan mı bilmiyorum ama akşam dörde kadar başının etini yetmişim kadının git de git diye. Sonunda tam da oy verme süresinin bitmesine yarım saat kala ev kıyafetlerini çıkarıp söylenerek çıkmıştı evden , hem de benim istediğim partiye oy vermek için. O zamanlar daha milliyetçi, sisteme daha fazla inanan saf bir çocuktuk ve oy vermek gözümde yüce bir eylemdi.
Bugün ben annemin o günlerdeki buhranına henüz kapılmadım. Karamsar olduğum nokta gerçekten inandığım bir insanın seçileceğine inansam bile o insanın getirileceği noktayı artık kral tahtı olarak algılaması olacak.
Yani kısaca hadi diyelim gerçekten o adam, kadın neyse geldi belediye başkanı, belediye meclis üyesi seçildi. O andan itibaren sanki bize hizmet için bizim tarafımızca seçilmiş değil de babadan doğma bu hakkı elde etmiş üstün bir ırk gibi tepemize çöreklenecek olması beni irite ediyor.
Bu insan sokağa çıktığında önünde eğilip bükülen, elini öpmek için birbirini ezen halk, soru sormaktan çok yalakalıkla yaklaşan muhabirler, illa ki o ceketin düğmelerini ilikleyerek önünde hazırola geçen bürokratları gördükçe delireceğim, biliyorum.
Bir insanı seçiyorsam tepeme çıkmasını değil, gönüllü olduğu o işi yapmasını beklerim, doğal olan bu değil midir ?
Oy vereceğim kesinlikle. Ama bu yalaka halktan kendini arındırabilecek, kendisini o mevkiye getiren insanlardan üstün görmeyecek birilerini bulsam daha çok içime sinecek bu oy !
2 yorum:
Geçtiğimiz günlerde bir olay yaşadım, kişi yakın bir arkadaş olduğundan kendi blogumda yazamadım bari buraya içimi dökeyim:)
Hepimiz başımızdakilerden şikayetçiyiz ya, işte o oğluna gemicik aldırıyo, öteki kayınçosunu danışman yaptırıyor, kimse ülkesine devletine hizmet etmiyo malum ve hemen hemen her sohbet ortamında bu konuşuluyor. Yine böyle bir sohbet ortamında konuşurken arkadaşlardan biri yine başımızdakilerin dalavereciliğinden, herşeyi kendine yontmasından atıp tutuyordu, derken konu değişti laf onun transporter minibüsüne geldi. Birisi dedi ki ya ben çok seviyorum bunları ama birinci köprüden geçmiyor onun için almıyorum. O başımızdakileri eleştiren, dalavereden hoşlanmayan arkadaş demez mi, yok koçum sorun diil, cam görünümü veren panel yaptırdım rahat rahat geçiyorum. E bu ne ki şimdi, sen de dolandırmıyor musun ülkeni? Maazallah başımıza gelsen o eleştirdiklerinin feriştahı olmayacak mısın? Yani işin özü, biz neysek yöneticilerimiz de o..
oyumu vicdanıma göre uzatıyorum ben. vicdanımın rahat etmesi için de içime sinmeyen hiçbir şeyi yapmıyorum. bu yüzden epey azar işitiyorum çevremden "ona yaradı, buna yaradı" filan gibi. yine de yılmadım.
Yorum Gönder