İnsan her ne kadar beyinsel fonksyonlarını geliştirebilmiş de olsa özünde bir hayvan, bunu biliyoruz. Ve tüm hayvanlar gibi temel gereksinimleri de barınma, beslenme ve üreme üzerine kurulu.
Barınma ve beslenme üzerine binlerce yıldır yapılanlar tüm acımasız yöntemler ( hırsızlık, adam öldürme, gasp ) nedense üreme özgürlüğüyle kıyaslandığında daha bir hoş görülmüş. Halbuki daha iyi evlerde daha iyi koşullarda yaşamak için bazıları bazılarının yaşam hakkına kadar tacizde bulunulabiliyor ya da dünyada 1 milyar insan açken zengin ülke insanları tonlarca dokunulmamış yemeği çöpe atabiliyorsa bunun kabul edilebilir bir yanı olmasa gerek. Ama üremek söz konusu olduğunda nedense bu tür haksızlıklar hiç olmuyor.
Yani tecavüzlerin, ya da cinsel olarak kötüye kullanmaların nedeninin üremek olmadığını biliyoruz.Bu ancak cinsel tatmin amaçlı, karşı taraftan bebek yapmak niyetiyle bir yaklaşım değil.
O halde neden insanların üreme hakkıyla ilgili her zaman katı bir tutum var ?
Bir kadının evlenmeden çocuk sahibi olma hakkı en gelişmiş toplumlarda bile daha yeni benimsenirken dünyadaki milyarlarca kişi buna kötü gözle bakıyor. Ama neden ?
Bir çocuğun gelişiminde annenin en büyük rolü üstlendiği bir gerçek. E bırakın kadın kendinde o gücü buluyorsa kendi çocuğunu yapma hakkına sahip olsun. Araya sırf görüntü olsun toplum huzur dolsun diye anlaşamadığı bir erkeği sıkıştırmaya ne gerek var ?
Babası daha doğmadan ölen veya annesini terk eden çocukla babası ve annesi hiç birlikte olmamış bir çocuğun ne farkı var mesela, gelişim süreci açısından biri bunu açıklasın.
Bir de çocuğu olmayan çiftlerin taşıyıcı anne ile çocuk sahibi olma seçimine gitmeleri neden bu kadar büyütülüyor onu da anlamıyorum. O taşıyıcı annelerin kaçırılıp zorla baskı altında tutulmadıkları belli. Karnındaki bebek zaten bir başka insanın yumurta ve sperminden oluşan bir cenin. Adı üstünde, o kadın biyolojik olarak bir taşıyıcılık görevini üstlenmiş. E o halde neden bu kadar tantana ?
Neyin nasıl olduğuyla kafayı bozacağımıza sonuca odaklansak daha mantıklı olmaz mı ? Bebeklerin hangi koşullarda dünyaya gelmesinden öte nasıl yetiştirildikleri, ne tür ebeveyn sevgisi ve terbiyesi aldığı kesinlikle çok daha önemli.
Hem başta da dediğim gibi doymak için başkasının ekmeğini çalana, yağmurdan korunmak için başkasının sığınağına göz dikene ses çıkarmıyoruz da dünyaya yeni bir birey getirmek isteyenler neden engele takılıyor, bunu bir daha düşünmek gerek..
Barınma ve beslenme üzerine binlerce yıldır yapılanlar tüm acımasız yöntemler ( hırsızlık, adam öldürme, gasp ) nedense üreme özgürlüğüyle kıyaslandığında daha bir hoş görülmüş. Halbuki daha iyi evlerde daha iyi koşullarda yaşamak için bazıları bazılarının yaşam hakkına kadar tacizde bulunulabiliyor ya da dünyada 1 milyar insan açken zengin ülke insanları tonlarca dokunulmamış yemeği çöpe atabiliyorsa bunun kabul edilebilir bir yanı olmasa gerek. Ama üremek söz konusu olduğunda nedense bu tür haksızlıklar hiç olmuyor.
Yani tecavüzlerin, ya da cinsel olarak kötüye kullanmaların nedeninin üremek olmadığını biliyoruz.Bu ancak cinsel tatmin amaçlı, karşı taraftan bebek yapmak niyetiyle bir yaklaşım değil.
O halde neden insanların üreme hakkıyla ilgili her zaman katı bir tutum var ?
Bir kadının evlenmeden çocuk sahibi olma hakkı en gelişmiş toplumlarda bile daha yeni benimsenirken dünyadaki milyarlarca kişi buna kötü gözle bakıyor. Ama neden ?
Bir çocuğun gelişiminde annenin en büyük rolü üstlendiği bir gerçek. E bırakın kadın kendinde o gücü buluyorsa kendi çocuğunu yapma hakkına sahip olsun. Araya sırf görüntü olsun toplum huzur dolsun diye anlaşamadığı bir erkeği sıkıştırmaya ne gerek var ?
Babası daha doğmadan ölen veya annesini terk eden çocukla babası ve annesi hiç birlikte olmamış bir çocuğun ne farkı var mesela, gelişim süreci açısından biri bunu açıklasın.
Bir de çocuğu olmayan çiftlerin taşıyıcı anne ile çocuk sahibi olma seçimine gitmeleri neden bu kadar büyütülüyor onu da anlamıyorum. O taşıyıcı annelerin kaçırılıp zorla baskı altında tutulmadıkları belli. Karnındaki bebek zaten bir başka insanın yumurta ve sperminden oluşan bir cenin. Adı üstünde, o kadın biyolojik olarak bir taşıyıcılık görevini üstlenmiş. E o halde neden bu kadar tantana ?
Neyin nasıl olduğuyla kafayı bozacağımıza sonuca odaklansak daha mantıklı olmaz mı ? Bebeklerin hangi koşullarda dünyaya gelmesinden öte nasıl yetiştirildikleri, ne tür ebeveyn sevgisi ve terbiyesi aldığı kesinlikle çok daha önemli.
Hem başta da dediğim gibi doymak için başkasının ekmeğini çalana, yağmurdan korunmak için başkasının sığınağına göz dikene ses çıkarmıyoruz da dünyaya yeni bir birey getirmek isteyenler neden engele takılıyor, bunu bir daha düşünmek gerek..