30 Eylül 2009 Çarşamba

BM

New York'a ilk defa gidecekler için verilen binbir tavsiye içinde kolay kolay bahsi geçmeyen bir yer vardır: Birleşmiş Milletler Genel Merkezi. Tabi New York diye andığımız Manhattan adası o kadar çok mekan, ıvır zıvır barındırıyor ki böylesine sıkıcı bir yeri oranın yerlisi bile görmezden geliyor.

Oysa hafta içi özel turlarla gezdirilen bu merkezin bence en cazip yanı içeri adımınızı atmanızla New York hatta ABD sınırlarından çıkıyor olmanız. Yani Birleşmiş Milletler'e gidip de birini öldürür ya da başka türlü bir suç işlerseniz sizi ABD yargılamıyor, bu iyi bir ipucu bence.

Bir de dünyanın farklı köşelerinden, çok değişik ülkelerden biraraya gelmiş bu kadar insanı görebileceğiniz bir başka yer yoktur herhalde. 23 Nisan çocuk şenlikleri bile daha sönük kalır buradaki personel yanında..

Öte yandan yıllardır televizyonlarda gördüğümüz ve türlü türlü politikacıların mutlaka genel kurulda konuşma yaptığı salonları görmek, temsilcilerin oturduğu sıralarda oturmak da farklı bir duygu.

Farklı çünkü, Birleşmiş Milletler resmen dökülüyor ! Fuaye alanları neyse de o güvenlik konseyi, genel kurul, ekonomik forum hepsi neyse işte acınacak haldeler. Ahşap sıralarına oturduğunuz anda sıra içeri göçüyor. Biraz zorlasınız elinizde bile kalır hatıra olarak. Halılar eskimiş, içerisi neredeyse küf kokuyor.

New York'ta okyanus kıyısında dev bir bina olarak yükselen merkez aslında zamanında balıkçı barınaklarına aitmiş. Bilen bilir, Manhattan öyle bir adadır ki bizim anlayışımızın tersine deniz kenarı yerler daha değersizdir. BM'in de buraya ucuzdan kurulmuş olması zaten bu yüzden.

Eskimiş kurul salonları da zamanında İsveç, Danimarka ve Norveç tarafından bağışlanan paralarla yapılmış yerler. Hatta öyle ki rehberimiz bizi bir salona getirdiğinde gruptaki Amerikalılardan biri şaşırtıcı bir çıkışla " Burasını da Finlandiya mı yapmış ?" diye espri yaptığında adama hak vermeden edememiştim. Zira İskandinavlar dışında kimse el atmamış buraya. 1950lerde yapmışlar ve aynen öyle kalmış.

Tabi bu şaşırtıcı olmayan bir durumun sonucu. Bugün ABD dahil ekonomik olarak gelişmiş bir çok ülke BM'e yıllık üyelik parasını ödemiyor. Sadece ABD'nin borçlu olduğu miktar şöyle söyleyeyim, Mcdonalds'ın yıllık cirosundan daha az.

Bugün dünyanın hemen her yerinde barış gücü askerleri ve desteği olan BM'in küresel sorunlara çare değil ancak yara bandı ile sınırlandırılması da bu parasızlıktan kaynaklanıyor.

Adı üstünde Birleşmiş Milletler, herkesin eşit haklara sahip olması gerektiğini öne süren bir oluşum, aslında ABD ve diğer bir çok ülkenin neredeyse kontrolü altında.

O yüzden de zamanında ne İran-Irak savaşı'nda ne Bosna'da bugünse Darfur'da adını bile duyamıyor olmamız çok normal.

Ama siz gene de olur da NY'ye giderseniz mutlaka gidin görün burayı. Dünya vatandaşı olan herkesin payı olan bu merkezi ziyaret etmek, oluşumun parçası olmak gibi hissettirecek size.

Ve Birleşmiş Milletler hakkındaki tüm fikirlerinizin yeniden şekillendiğini göreceksiniz...

1 yorum:

geveze baykuş dedi ki...

1979

merakla bekliyorum :)