İlkokula henüz başlamadığım ve okuma yazma da bilmediğim bir yaş grubu içindeyken okula giden arkadaşlarımdan bir şiir duymuştum.
Şiirde bir adamdan bahsediliyordu, sabahları uyanma sorunu yaşayan ve kalkıp bahçesindeki dolmaları sulaması ve toplaması istenen bir adamdan. Saat dokuz olduğu halde bu adam hala kalkmıyor o yüzden de dolmaları sulayamıyordu.
Henüz okul bilmez hevesimle kendi çapımda ezbeledim bu şiiri. O zamanlar ülkede enerji kıtlığı olduğu için geceleri düzenli elektrik kesintileri olurdu. O gecelerden birinde annem ve ağbime bu şiiri okuyacağım tuttu.
Bu ikisi şiiri duyar duymaz gülmekten kırılmaya başladı. Halbuki tam da yeni başlamıştım ve onlar gülmeye başlayınca ne olduğunu anlamadan kaldım.
Kimmiş bu adam, neden dolma topluyormuş diye sormaya başladılar. Ben de kendi mantığımla açıkladım durdum. Bir yandan da hayatlarında ilk defa duydukları bir şiir hakkında neden benimle dalga geçtiklerine karşı da savaş veriyordum. Ancak ben açıkladıkça bunların eğlenmelerinin dozu daha da arttı.
" Neden kalkmıyormuş bu adam ?
" Çünkü uyanamıyormuş, geç yatmış."
" Neden uyanacakmış peki ?"
" Çünkü sabah dokuz artık bahçedeki dolmalar susuz kalacak, onları sulaması lazım."
Bu böyle devam ettikçe ben de iyice huylanmaya başladım. Ya bir terslik vardı ya da annemle ağbimin bana garezi ! Hatta daha da kötüsü, ben dünyaya ışınlanmış bir başka gezegen yaratığıydım ve derdimi bir türlü anlatamıyordum bunlara !
Annem hızını alamadı, anneannemi arayıp bir de ona şiiri okuttu bana. Anneannem gülmeden dinledi ama ben şiiri okurken ağbim ve annem hala yanımda kıkırdayıp durdular. Anneannem çok güzel okudun falan dese de ben kafayı yemek üzereydim artık.
En sonunda benden dokuz yaş büyük olan ağbim şiirle ilgili sorunun ne olduğunu anlatmaya başladı. O öyle değil böyle dedikçe bu sefer ben karşı çıktım, çünkü anlattıklarından hiçbirşey anlamıyordum. Ayrıca dalga geçiyor olmaları benim arkadaşlarıma okullarında öğretilen şiirin ne olduğunu bilip etmeden bana akıl verme hakkını tanımıyordu onlara, o inatla iyice karşı çıktım anlattıklırına inanmaya.
Ağbim uğraşsa da benim gerçeği kabullenmem için aradan bir sene geçmesi ve okula başlamam gerekti.
Böylece saat dokuzu beş geçe gözlerini Dolmabahçe'de hayata yummuş Atam'ın şiirini geç de olsa öğrenmiş oldum.
Tabi uzaydan gelmemiş olduğumu da :)
Şiirde bir adamdan bahsediliyordu, sabahları uyanma sorunu yaşayan ve kalkıp bahçesindeki dolmaları sulaması ve toplaması istenen bir adamdan. Saat dokuz olduğu halde bu adam hala kalkmıyor o yüzden de dolmaları sulayamıyordu.
Henüz okul bilmez hevesimle kendi çapımda ezbeledim bu şiiri. O zamanlar ülkede enerji kıtlığı olduğu için geceleri düzenli elektrik kesintileri olurdu. O gecelerden birinde annem ve ağbime bu şiiri okuyacağım tuttu.
Bu ikisi şiiri duyar duymaz gülmekten kırılmaya başladı. Halbuki tam da yeni başlamıştım ve onlar gülmeye başlayınca ne olduğunu anlamadan kaldım.
Kimmiş bu adam, neden dolma topluyormuş diye sormaya başladılar. Ben de kendi mantığımla açıkladım durdum. Bir yandan da hayatlarında ilk defa duydukları bir şiir hakkında neden benimle dalga geçtiklerine karşı da savaş veriyordum. Ancak ben açıkladıkça bunların eğlenmelerinin dozu daha da arttı.
" Neden kalkmıyormuş bu adam ?
" Çünkü uyanamıyormuş, geç yatmış."
" Neden uyanacakmış peki ?"
" Çünkü sabah dokuz artık bahçedeki dolmalar susuz kalacak, onları sulaması lazım."
Bu böyle devam ettikçe ben de iyice huylanmaya başladım. Ya bir terslik vardı ya da annemle ağbimin bana garezi ! Hatta daha da kötüsü, ben dünyaya ışınlanmış bir başka gezegen yaratığıydım ve derdimi bir türlü anlatamıyordum bunlara !
Annem hızını alamadı, anneannemi arayıp bir de ona şiiri okuttu bana. Anneannem gülmeden dinledi ama ben şiiri okurken ağbim ve annem hala yanımda kıkırdayıp durdular. Anneannem çok güzel okudun falan dese de ben kafayı yemek üzereydim artık.
En sonunda benden dokuz yaş büyük olan ağbim şiirle ilgili sorunun ne olduğunu anlatmaya başladı. O öyle değil böyle dedikçe bu sefer ben karşı çıktım, çünkü anlattıklarından hiçbirşey anlamıyordum. Ayrıca dalga geçiyor olmaları benim arkadaşlarıma okullarında öğretilen şiirin ne olduğunu bilip etmeden bana akıl verme hakkını tanımıyordu onlara, o inatla iyice karşı çıktım anlattıklırına inanmaya.
Ağbim uğraşsa da benim gerçeği kabullenmem için aradan bir sene geçmesi ve okula başlamam gerekti.
Böylece saat dokuzu beş geçe gözlerini Dolmabahçe'de hayata yummuş Atam'ın şiirini geç de olsa öğrenmiş oldum.
Tabi uzaydan gelmemiş olduğumu da :)