Çocukken 1 Mayıs benim için bir zamanlar tatil olan ama artık okula gitmemiz gereken her hangi bir gündü. Ortaokuldayken servis saatinden önce hazırlandığım bir sabah oyalanmak için televizyonu açtığımda ise 1 Mayıs'ın ne olduğu daha bir şekillendi kafamda.
RTL kanalı sabah haberlerinde bir gün önceki 1 Mayıs gösterilerini ülke ülke gösteriyordu. Fransa'yı, İngiltere'yi gösterdiğini hatırlıyorum. Göstericiler, polis barikatı ve birbirine girmiş ortalık manzarası.
Almanya'daki gösterilerde ise polis panzerlerinin göstericileri dağıtmak için üstlerine tazikli su sıktığını görmüştüm ve bu o yaştaki halimle daha insani bir yöntem mi acaba diye kafama bir fikir düşürmüştü. Ancak tam o anda panzerin sadece göstericileri değil rastgele herkesi ıslatmaya meraklı yaramaz çocuk gibi suyu önüne gelene fışkırttığını farkettim. Çünkü tam da o anda bisikletle oradan geçen bir adam da sırtından onu uçuran suya marzu kalmış bir yandan eliyle küfreren işaretler yolluyor bir yandan da sırtına çarpan suyun şiddeti yüzünden dengesini kaybetmemeye çalışıyordu. Gerçi çocuk-ergen halimin acımasızlığıyla zavallı adama çok gülmüştüm ama bir bakıma o görüntü benim için 1 Mayıs'ın sembolü oldu. Yani sokakta olan herkesin etkisinde kaldığı gün olduğunu kısaca anlamış oldum.
90'lı yılların ortalarında 1 Mayıs'ın işçi bayramı falan değil Kadıköy'ü talan etme günü ilan edilmesi yüzünden halk olarak 1 Mayısı kısmı gönüllü sokağa çıkmama günü olarak kabullendik. Kadköy'deki o 1 Mayıs'ta bankaların camlarını indirmek için cama tekmelerle dalan, daha yeni açmış laleleri yolan acayip bir topluluk vardı televizyonlarda. O yüzden dedik ki sınırlı da olsa bu güzel bahar günü sizin olsun biz daha canımıza susamadık.
Ama sonra 1 Mayıs hafta içine denk geldi ve gönüllü dışarı çıkmama işe ya da okula gitme zorunluluğu ile çakıştı. O zaman da büyüklerimiz sağolsun özellikle İstanbul'da dediler ki 1 Mayısta iki kıta bir araya gelemez. Servislerde araçlarda saatlerce bekledik, deniz ulaşımı zaten iptaldi. Noldu peki, sabah yedibucukta çıktığım eve onbirbucukta aynen geri döndüm.
Bu sene daha vahimi ortalıkta patlamaya hazır bombalar var deniyor. Tanıdığım kimse artık tatil olan 1 Mayısta dışarı çıkmaya cesaret edemiyor.
Adı da anlamı da hala kafalarda bir çok farklı görsel oluşturan 1 Mayıs bu sene de belli ki evimizin dışında yaşanacak. 2 Mayıs sabahı da televizyonu acip dünyadaki 1 Mayıs gösterilerini izlerken yine o ortaokuldaki halimle, yani herşeyden uzak modda bakacağım olan bitene..