18 Ekim 2008 Cumartesi

Okurun ukalası

Eskiden düzenli kitap okuyan insanlar vardı. Bu alışkanlıklarıyla ilgili çocukluklarından beri her gördükleri yazıyı tutkuyla okumaya bayıldıklarından bahsederlerdi. Mesela tabelalar, televizyonda izledikleri bir film ya da dizinin oyuncu kadrosu ve tabi ki günlük gazeteler şeklinde de sıralardılar.
Ben bu insanlardan değilim. Annemin sınıf annesi olduğu ve okuma yazmayı söken öğrencilere takılan kırmızı kurdeleleri bizzat kendisinin hazırladığı ilkokul birinci sınıfta okumayı öğrenebilen ancak son birkaç öğrenciden biri olmuştum. Ve uzun bir süre de okuduklarımdan hiçbirşey anlamadan okuyormuşum gibi yaptım. İlkokul ikinci sınıfta geçen aylarımın çoğunda sesli okumalarımı ancak heceleyerek becerebiliyordum. Sonuna kadar okuyup hem hoşuma giden hem de gerçekten anladığım bir kitap anım ise ancak dördüncü sınıfa aittir.

Düzenli kitap okumaya ki ben buna bir kitap bitince zaman kaybetmeden yenisine başlamak olarak tanım veriyorum, ta lise ikinci sınıftayken Orhan Pamuk'un Sessiz Ev kitabıyla başladım. Romandan o kadar etkilenmiştim ki aldığım tadı başka hangisinde tekrar yakalayabilirim diye ard arda başka kitaplara saldırdım. Ve bir sene sonra baktım ki aynı anda iki kitap okuyordum. Üniversitede ise okula çantayla gittiğim günlerde mutlaka çantamda, elimde bir kaç ders kitabıyla gittiğim anlarda ise bu sefer cebimde bir kitap oluyordu. Çünkü okunacak o kadar çok kitap vardı ki, iki ders arası beklerken ya da otobüs durağında dikilirken okumadan zaman geçirmek hata olurdu.

Sonuç olarak, her keyif verici maddenin insanda yarattığı etki gibi alışkanlık oldu bende saplantı. On yedi senedir okuduğum her kitabı tuttuğum liste bir yana, tatilde ya da yolda ellerinde kitap okuyan birilerini görünce acaba ne okuyorlar, benim daha önce okumuş olduğum bir kitap mıdır diye neredeyse insanların içine düşmem, evine ilk defa gittiğim insanların eğer varsa hemen kitaplıklarındaki kitapları tek tek gözden geçirmem, okuduğum bir kitapda bahsi geçen bir başka yazara ait kitabı okuyana kadar rahat edememem, hiç tarzım olmasa da bazı dönemler sükse olan Yüzüklerin Efendisi ya da Da Vinci'nin Şifresi gibi çok satılan romanları meraktan değil sadece kitapları kötülemek için elimde koz olsun diye okuma hırsım gibi sıralayabileceğim bir sürü kötü etki yapıyor bu durum bende.

Daha da kötüsü, beğenmediğim bir kitabı sevdiğim biri övmeye başlayınca o kişiyi hor görmeye başlıyorum ve gerçekten bazen endişeleniyorum değer verdiğim arkadaşlarımın küçük gördüğüm kitapları ya da yazarları beğenecek olmalarından.

Ama o kadar da karamsar bir hayat değil benimki aslında. Çünkü başta da dediğim gibi çok eskilerde kaldı o düzenli kitap okuyan ve okuduklarından konuşan insanlar. O yüzden kitaplarla çevrili bu ruh hastalığımı en yakınımdakiler bile fark edemiyor, iyi gizliyorum; kafam rahat !

6 yorum:

Nakhar dedi ki...

zaten okuma alışkalığı küçükken verilince insan ilerleyen yıllarda çok okudum çok biliyorum şimdi okumasam da olur... :)

bizim ailede tek kitapsever benim diğerleri zaman yok bahaesinin ardına sığınıyorlar...

ben ortaokulda bir hocamın başlattığı kitap okuma yarışmasıyla başladım kitap okumaya... anlayarak tabii :)

anlamadığım bir çok kitap da okudum (okulda kütüphane nöbetçisi olduğum yıllarda çalmıştım kitapları) kavramları yaşıma göre anlaşılmaz olduğundan daha sonra okumak için dolabıma kaldırdım... geçenlerde biri geçti elime okudum rahatladım :D

vicdan yapıyorum bazen... okuyamıyorum diye ama başlamak önemli olan gerisi geliyor çünkü şu sayfayı da okuyayım bunu da okuyayım derken bakıyorsun ki kitap bitmiş...

ama yayınevlerini protesto ediyorum 20 den aşağı kitap yok bu da ister istemez korsana ya da arkadaşın okuduğu kitaba sulanmaya yönlendiriyor toplumu :(

Uyumsuz dedi ki...

Kitaplar hem pahalı hem de artık evlerde onları tutabilecegin guzel kitaplıklar yok. Etraftaki kaynakları arastirmak, bol kitabı olanlara askıntılık yapmak en faydalısı; ödünc alabilmek acisindan :) Hem mutlaka tavsiyeyle aklinda olmayan bir kitabı verdikleri bile oluyor.

Goksu dedi ki...

Ben de bi ara deli kitap okurdum.O dunyaya girmek , dedikodu icin komsunun evine bakmak gibiydi benim icin, cunku onun hakkinda konusabiliyordum:)

Simdi okumuyorum, okuyamiyorum.Bilgi gucunu kullanmayi birakmaya niyet ettim cunku.

Ne mi diyom, gelince anlatirim.AZZZ SONRAAA!

Uyumsuz dedi ki...

Noluyor kızım ? Dün Tevfik'le konustum, aksam aleme akacagınızdan bahsetti, SENİN hem de ?!?!? ehehe :)

ebru dedi ki...

Bize gelince benim kütüphaneye bakma olur mu! Kesin beğenmezsin sen bayan ukala bir de arkadaş kaybederiz durup dururken :))) Valla benim hayatta en nefret ettiğim şey beklemek, eğer aniden birşey beklemem gerekirse diye yanımda mutlaka kitap taşıyorum çünkü birşey okuyabiliyorsam 2-3 saat te bekleyebiliyorum sorun değil. Bu da benim garip alışkanlığım :))

JoA dedi ki...

okurun ukalası makbuldür bence zaten:) keşke herkes ukala okur olsa, ne okuduğunu, ne istediğini, ne beklediğini bilse...