Cittaslow, yani yavaş şehir. Adı bile insana huzur veren bir çağrı gibi. Ya da ben hakikaten yaşlanıyorum.
İtalya'dan başlayan bir akım olduğu için bu yarı İtalyanca yarı İngilizce tanımın altında yatan aslında bir nevi yerel değerleri korumaktan geliyor. Yani nufüs yerleşimi çok kalabalık olmayan, çoğu yolu trafiğe kapalı, global zincir mağazalardan tamamen arındırılmış, doğal tarımcılık ulgulayan; kısaca yüzde yüz ait olduğu bölgenin birer kültür temsilcisi ufak şehirler bunlar.
Ve de ciddi bir turizm potansiyeli..
Dünya'da son on yıldır deliren teknoloji, sapıtan çalışma saatleri, ancak uyku ve uçak modunda kaçınılabilen sürekli bağlantılık halleri yüzünden bu Cittaslowlara yönelme de hız kazandı. Bir diğer değişle insanlar tatilleri için bu kentlere koşuyorlar artık. Dünya'da hemen hemen her ülkede mutlaka da mevcut bu kentlerden.
Aslında Türkiye'de İstanbulluların istilası altındaki Bodrum, Çeşme ( özellikle Alaçatı), Marmaris ve Göcek'i saymazsak tüm sahil ilçeleri birer Cittaslow adayı. Ancak bu ünvanı almak için ilk ve tek girişimde bulunup logoyu kapan yer Seferihisar.
Oysa Kaş, Side, Foça, Bozcaada, Gökçeada, Datça, Didim diye saymaya başlayacağım tüm sahil şeridi uyanmalı ve Cittaslow ünvanını almak için hemen başvurmalı.
Başta da dediğim gibi insanın bedeninden önce ruhunu dinlendirme ihtiyacına girmesi artık yaşlanma belirtisi olmalı. Ya da hayat artık tüketme hızını ikiye katladığı için bundan beş yıl önce süper sıkıcı ve durağan diye algılanan yerlerin şimdi ilk tatilimde kendimi teslim edeceğim yerler olması hiç de üzüldüğüm bir şey değil. Tam tersi, bu arayıştaki başka bir yığın insan olmalı ki bize bilmem kaç yıldızlı otel seçeneklerine inat bu Cittaslow hizmetini veriyorlar.
Daha fazla bilgi için buyrun: http://www.cittaslow.net/
İtalya'dan başlayan bir akım olduğu için bu yarı İtalyanca yarı İngilizce tanımın altında yatan aslında bir nevi yerel değerleri korumaktan geliyor. Yani nufüs yerleşimi çok kalabalık olmayan, çoğu yolu trafiğe kapalı, global zincir mağazalardan tamamen arındırılmış, doğal tarımcılık ulgulayan; kısaca yüzde yüz ait olduğu bölgenin birer kültür temsilcisi ufak şehirler bunlar.
Ve de ciddi bir turizm potansiyeli..
Dünya'da son on yıldır deliren teknoloji, sapıtan çalışma saatleri, ancak uyku ve uçak modunda kaçınılabilen sürekli bağlantılık halleri yüzünden bu Cittaslowlara yönelme de hız kazandı. Bir diğer değişle insanlar tatilleri için bu kentlere koşuyorlar artık. Dünya'da hemen hemen her ülkede mutlaka da mevcut bu kentlerden.
Aslında Türkiye'de İstanbulluların istilası altındaki Bodrum, Çeşme ( özellikle Alaçatı), Marmaris ve Göcek'i saymazsak tüm sahil ilçeleri birer Cittaslow adayı. Ancak bu ünvanı almak için ilk ve tek girişimde bulunup logoyu kapan yer Seferihisar.
Oysa Kaş, Side, Foça, Bozcaada, Gökçeada, Datça, Didim diye saymaya başlayacağım tüm sahil şeridi uyanmalı ve Cittaslow ünvanını almak için hemen başvurmalı.
Başta da dediğim gibi insanın bedeninden önce ruhunu dinlendirme ihtiyacına girmesi artık yaşlanma belirtisi olmalı. Ya da hayat artık tüketme hızını ikiye katladığı için bundan beş yıl önce süper sıkıcı ve durağan diye algılanan yerlerin şimdi ilk tatilimde kendimi teslim edeceğim yerler olması hiç de üzüldüğüm bir şey değil. Tam tersi, bu arayıştaki başka bir yığın insan olmalı ki bize bilmem kaç yıldızlı otel seçeneklerine inat bu Cittaslow hizmetini veriyorlar.
Daha fazla bilgi için buyrun: http://www.cittaslow.net/